100’den Fazla Gazeteci ve Akademisyen Filistin İçin Canlı Yayında Seslendi: Susmayacağız!
Türkiye Basın Federasyonunun (TÜBAF) öncülüğünde İsrail’in Filistin’deki insanlık dışı uygulamalarına dikkati çekmek ve protesto etmek amacıyla Sultanahmet Meydanı’nda düzenlediği “Filistin İçin Sessiz Kalma” ortak canlı yayınına 100’den fazla gazeteci ve akademisyen katıldı.
“Filistin için sessiz kalma!”
Çağrısıyla organize edilen etkinliğe İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve AK Parti Genel Başkan Yardımcıları Faruk Acar ve Ahmet Büyükgümüş ile AK Parti İstanbul İl Başkanı Abdullah Özdemir de katıldı.
Gazetecilerin Nöbeti – Canlı Yayın
“FİLİSTİN HALKININ DİRENİŞİ, ÇOK ONURLU BİR DİRENİŞ”
İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un açıklamalarından öne çıkanlar şöyle: “Uluslararası basında konu Filistin sorunu olarak gösteriliyor ama sorun İsrail sorunu. Bugün sözün bittiği yerdeyiz. Artık bu zulmün bitmesi lazım. Bizim bütün gayretimizin temelinde bu zulmün bir an önce bitmesi yer alıyor.
Gazze’nin imarı için hızlı bir çalışmaya ihtiyaç var. Bir an önce ateşkesin sağlanıp bu bölgenin ayağa kaldırılması lazım. Bizim talebimiz, güçlü bir Filistin devletinin varlık göstermesidir. 1967 sınırları temelinde başkenti Kudüs olan bir Filistin devleti.
Biz umut sahibiyiz. Filistin halkının direnişi, insanlık adına çok onurlu bir direniş. Sadece kendileri için değil, insanlık için direniyorlar. Biz de bu direnişe elimizden gelen tüm gayretle destek olmaya çalışıyoruz.”
İsrail Zalimliğinin Boyutu
İsrail çevreye de saldırıyor. İbadet mekanlarına da saldırıyor, şehirleri de tarumar ediyor. İsrail bir yanıyla soykırım yapıyor, bir yanıyla kentkırım yapıyor ve ekokırım yapıyor.
“Batı Sisteminin Aymazlığı Var”
Sorunun adı Filistin değil İsrail sorunu. 7 Ekim 2023’ten sonra yaşanan bu büyük insanlık suçlarının arkasında, İsrail’e göz yuman uluslararası Batılı sistemin aymazlığı var.
“Cumhurbaşkanımızın Yürüttüğü Çalışmaların Merkezi…”
Sözün bittiği yerdeyiz. Artık bu zulmün bitmesi lazım. Cumhurbaşkanımızın yürüttüğü çalışmaların merkezinde yer alan temel saik bu zulmün bir an önce bitmesi.
“İslami Duruşumuzun Doğrudan Yansıması”
Filistin, bizim asli davalarımızdan biridir. Bizim insani ve İslami duruşumuzun doğrudan yansıması olan yaklaşım. Cumhurbaşkanımız bunu açık ve net bir şekilde ifade ediyor.
“Bu Er Ya Da Geç Olacak”
Bu zulme aracılık eden bütün aktörlerin uluslararası mahkemelerde yargılanıp cezalandırılmasını talep ediyoruz. Bu er yada geç olacak. Er yada geç hakikat kazanacak, zalimler yenilecek.
Gazetecilerin Varolduğu Bölge İsrail’i Rahatsız Etti
Filistin’de olan bitenlere dair bölgede çalışan gazetecilerin anlattıklarının hakikat nöbetleri için önemli olduğundan bahseden Altun, “Onlar vasıtasıyla bir taraftan uluslararası medyaya, kamuoyuna gerçekleri anlatmaya çalışıyoruz. Gazetecilerin varlığı İsrail’i çok ciddi şekilde rahatsız etti ve etmeye devam ediyor. İsrail, 220’nin üzerinde gazeteciyi bu nedenle şehit etti çünkü her bir gazeteci orada İsrail’in yalanlarını çürütüp, zulmünü bütün dünyaya gösteriyor. Bu süreçte baktığımızda oradaki Anadolu Ajansı, TRT ve Türkiye medyasından gazeteci arkadaşlarımızın ortaya koydukları fedakarca çabalar bizim hakikat mücadelemize çok büyük destek verdi ve hakikat mücadelemizi pekiştirdi.” dedi.
Filistin’e ilişkin yayınladıkları akademik kitapları, dergileri, düzenledikleri sempozyum, panel ve sergileri aktaran Altun, bütün tarihin hak ile batılın mücadelesinin tarihi olduğunu dile getirdi. Altun, bu mücadelenin devam edeceğine de işaret ederek, “Önemli olan bu mücadelede nerede durduğumuz… Hakkın yanında mı duracağız, batılın yanında mı duracağız? Güçlü diye zalimin yanında mı duracağız yoksa güçsüz olsa da mazlumun yanında mı duracağız? Esas soru bu. Ne olursa olsun her birimiz kendi imtihanımızı veriyoruz. Ben, bu kadar şiddete başvuran bu aktörlerin gerçek manasıyla güçlü olduğunu düşünmüyorum. Bunlar gerçekten çok güçlü bir varlık korkusu yaşadıkları için bu kadar vahşice katliam yapıyorlar, bu denli asimetrik güç kullanıyorlar. Bu kadar asimetrik güç kullanmak, kendisini gerçekten güçlü hisseden bir aktörün yapabileceği bir şey değil.”
İsrail’in 7 Ekim’den itibaren tarihinde hiç olmadığı kadar Batı dünyasında gerçek yüzü görülen bir aktöre dönüştüğüne dikkati çeken Altun, bu ülkenin gerçek yüzünü artık Batı kamuoyunun da görmeye başladığını vurguladı. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun, Batı kamuoyları nezdinde artık İsrail’in ahlaki meşruiyetini tamamen yitirdiğinin altını çizerek, “Bu, İsrail’i çok uzun vadede zorlayacak bir şey. Bizzat Yahudi toplumunun da İsrail’e yönelik eleştirilerini çok ciddi şekilde artırdığını görüyoruz. İsrail’e söyledikleri cümle şu: ‘Siz bu yaptığınız katliamlarla bütün dünyada Yahudileri zora sokuyorsunuz. Bütün dünyada bir Yahudi karşıtlığının ortaya çıkmasına vesile oluyorsunuz. Dolayısıyla bunu yapmayın.’ diyerek tepki koyuyorlar. İsrail’de aşırı sağcı, mesihçi bir iktidar var. Bu iktidar kendi varlığını meşrulaştırmak için çok agresif siyaset yürütüyor ve zulüm politikası ortaya koyuyor.”
“Bütün Diplomatik Faaliyetlerimizi Bu Doğrultuda Yürütüyoruz”
Buna karşı çıkmanın boyunlarının ve insanlığın borcu olduğunu dile getiren Altun, bütün diplomatik faaliyetleri bu doğrultuda yürüttüklerini söyledi. Altun, İsrail’le ticareti keserken temel yaklaşımlarının bu doğrultuda olduğunu aktararak, “Sayın Cumhurbaşkanımız, ‘Her ne olursa olsun burada bir ticari hesap yapmak bize düşmez.’ deyip tarihin doğru yerinde durmak namına, hak-batıl mücadelesinde hakkın yanında durmak namına bu adımı attı.” ifadelerini kullandı. Suriye’deki tablonun ve tecrübenin hem kendilerine hem de bütün insanlığa çok ciddi veri verdiğini belirten Altun, “Suriye nasıl özgürleştiyse Allah’ın izniyle Filistin’de öyle özgürleşecek. Nasıl ki Halep, Şam özgürleştiyse Kudüs de özgürleşecek, Gazze de Batı Şeria da özgürleşecek. Bütün mazlum Filistin halkı inşallah özgürlüğüne kavuşacak. Nasıl ki Suriyeli kardeşlerimiz bu mücadeleyi verdiler ve karşılığını aldılarsa onlar da karşılığını alacak inşallah.”
“Savaşın Bile Bir Ahlakı, Hukuku Var”
TRT Genel Müdürü Mehmet Zahid Sobacı, Gazze’de sistematik bir soykırımın gerçekleştiğini ve İsrail’in kan dökmeye doymadığını kaydetti. Bebeklerin, çocukların, kadınların, sivillerin ve gazetecilerin katledildiğini anımsatan Sobacı, ekrana verilemeyen görüntüler olduğuna işaret ederek, “Savaşın bile bir ahlakı, hukuku var ama soykırımcı İsrail’in bu savaş hukukunu bile gözetmediği bir iklimden, savaş ortamından bahsediyoruz.” diye konuştu. Sobacı, soykırıma dışarıdan bakanların 54 bini yalnızca bir rakam olarak algıladıklarını belirterek, “Çok önemli bir hususun, bunların bir rakam olmadığını, gerçek insan olduğunu kavramakla ortaya çıkacağını düşünüyorum. Uzaktan bakıp, ‘Soykırım var.’ diye rakam ve veri peşinde koşan, istatistikmiş gibi tutan kişilerin, bu hayatların gerçek hayatlar olduğunun farkında olması gerektiğini ve burada da medyaya çok büyük bir rolün düştüğünü değerlendiriyorum.” ifadelerini kullandı.
“Cansiparane Bir Şekilde O Hak Nöbetini Tutmaya Devam Ediyorlar”
Sahadaki gazetecilerin işlerinin çok zor olduğunu aktaran Sobacı, “Hem oradaki iklimi teneffüs etmeleri hem ölümle burun buruna mesleğini icra etmeleri açısından çok zor. Ama emin olun belki de hayatlarındaki en önemli vazifeyi icra ediyorlar. Çünkü belki biz bu program çerçevesinde hakikat nöbetine, hak nöbetine, gerçeği anlatma nöbetine bir katkı sunmaya çalışıyoruz ama onlar sahada çok daha güçlü, cansiparane bir şekilde o hak nöbetini tutmaya devam ediyorlar.” dedi.
Sobacı, insan hakları başta olmak üzere evrensel değerleri dillerinden düşürmeyenlerin, soykırım karşısında riyakar bir tavır sergilediğini belirterek, şöyle devam etti: “Kendi çıkarlarına dokunulduğunda, işlerine gelmediklerinde bütün evrensel değerleri nasıl tarumar edebileceklerine, adalet terazisinin şirazesini nasıl kaydırabileceklerine şahitlik ediyoruz. Şu anda Batı dünyası tüm iddialarını kaybetmiş bir medeniyettir, medeniyet denebilirse. Dolayısıyla şu anda Gazze’de olanlar karşısında kendi değerlerini, put gibi gördükleri, kutsadıkları değerleri yiyorlar, ses çıkarmayarak veya riyakar bir tavır sergileyerek. Uluslararası medya da ya kulağının üstüne yatıyor ya da İsrail’in hamlelerini ve soykırımlarını meşrulaştırmak için adım atıyor, bir dil ve yayıncılık gerçekleştiriyor.”
Medya olarak oynayacakları en önemli rollerden birini, “failin işgalci İsrail olduğunu söylemek” şeklinde açıklayan Sobacı, “Çok açık bir şekilde uluslararası medya faili gizlemeye çalışıyor. Biz de faili açık etmeye çalışacağız. Failin adını açıkça zikredeceğiz, bu cesareti de göstereceğiz. Türkiye’de hem TRT hem Anadolu Ajansı ve uluslararası yayın kuruluşlarımız bu konuda en büyük cesareti gösteriyor.” dedi.
Türkiye’nin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ifadesiyle “Daha adil bir dünya peşinde koşan ülke” olduğunu kaydeden Sobacı, “Türkiye’nin kamu yayıncısı TRT, onun kanalı TRT Arabi, onun kanalı TRT World, onun kanalı TRT haber ve dijital platformları Türkiye’ye, Türkiye’nin bu şahsiyetli, haktan yana, güçlüden değil haklıdan ve mazlumdan yana duruşuna yaraşır bir yayıncılık sergiliyoruz.”
Sobacı, TRT’deki uluslararası kanalların çoğalmasına ilişkin de “Göreve geldiğimde arkadaşlarımıza; ‘Bugün Türkiye küresel bir aktör, bölgesel bir güç ve sözü geçen bir ülke haline gelmiş vaziyette. Bugün küresel siyasette Türkiye, ‘Ne diyecek?’ diye bakılan bir ülke. Bu bağlamda ivme kazanmış, yükselen bir güç haline gelmiş bir devlet. O zaman biz uluslararası yayıncılığımızda da haber yayıncılığımızda da bu yükselen güçle uyumlu bir yayıncılık anlayışını gerçekleştirmek zorundayız.’ demiştim.” ifadelerini kullandı.
“Bir Borcumuz”
Sobacı, Türkiye’nin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde uluslararası siyasette, ticaret, ekonomi, uluslararası hukuk, insani diplomasi ve yardımlar alanında da üstüne düşeni fazlasıyla yapan bir ülke olduğuna işaret etti. Uluslararası basın kuruluşlarının Gazze meselesine bakış açılarıyla ilgili de Sobacı, özneyi saklamaya çalıştıklarını, manipülatif haber yaptıklarını ve bu vahşetin meşruiyetini sağlamaya çalıştıklarını ifade etti. TRT World ve TRT Arabi kanalları başta olmak üzere çok farklı dillerdeki dijital haber platformlarında uluslararası kamuoyuna ve dünyadaki tüm coğrafyalara Gazze’de olan soykırımı anlattıklarını vurguladı, “Tüm engellemelere, tacizlere, fiziki ve sözlü saldırılara rağmen bundan vazgeçmeyeceğiz. Filistin meselesini ve Gazze’de yapılan soykırımı anlatmaktan vazgeçmeyeceğiz. Çünkü bu bizim Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin medyası olmamız açısından bir sorumluluğumuz, bir borcumuz.”
Serdar Karagöz: AA’nın Filistin’deki Faaliyetleri Hiç Durmadı
AA Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Karagöz, CNN Türk Özel Haberler Şefi Fulya Öztürk’ün moderatörlüğündeki canlı yayına katıldı. Karagöz, Anadolu Ajansının iki muhabirinin Filistin’de şehit düştüğünü belirterek, İsrail Ordusu’nun Gazze’de özellikle basın mensuplarının çok fazla faaliyette bulunmasını istemediğini söyledi. Pek çok uluslararası basın kuruluşunun güvenlik nedeniyle oradaki operasyonlarını durdurduğunu aktaran Karagöz, Anadolu Ajansının Filistin’deki faaliyetlerini hiç durdurmadığını belirtti. AA muhabirlerinin birçoğunun bölgede zor şartlarda görev yaptığının altını çizen Karagöz, “Basın mensupları çok zor şartlarda çalışıyorlar, bu doğru ama her an bombalanabileceğiniz, ölebileceğiniz duygusuyla çalışmak bambaşka bir şey.” dedi. Karagöz, AA’nın Gazze ile ilgili yaptığı haberlerin sayısının hiç eksilmediğine, aksine her gün arttığına işaret ederek, hazırlanan haber içeriklerinin dünyanın tüm medya kurum ve kuruluşları tarafından kullanıldığını dile getirdi. AA’nın içeriklerinden medya kuruluşlarının yanı sıra insan hakları aktivistlerinin de faydalandığını aktaran Karagöz, “Bugün sayısını bilmiyorum, belki binlere ulaştı. Her yerde Gazze fotoğraf sergileri yapılır ve bu AA fotoğraflarıyla yapılır. Bunu başka kurumlar, üniversiteler, insan hakları örgütleri, STK’ler yapar ve hepsinin fotoğraf içeriği AA’nın içerik havuzundan karşılanır. Bunu da bir misyon olarak görüyoruz.” diye konuştu.
– “İsrail İstihbaratı Gazze’deki Gazetecileri Takip Ediyor”
Karagöz, Gazze’nin dışındaki hayat ile içindeki hayatın çok farklı olduğunu belirterek, “Batı Şeria’da gazeteciliğin zorlukları var ama Gazze daha önce tahayyül edilebilecek her şeyden daha farklı. Hayatta kalmanız, hayatın olağan akışı içerisinde adeta mucize.” dedi. Bölgedeki muhabirlerinin, ne zaman ne çeşit bir bomba düşeceğini bilmeden çalışıp, orada olup biteni dünyaya duyurmaya gayret ettiklerini aktaran Karagöz, İsrail istihbarat servisinin bu gazetecileri yakından takip ettiğini söyledi. AA’nın iki muhabirinin vefat ettiğini ancak pek çoğunun da ölümden döndüğünü kaydeden Karagöz, bölgede görev yapan muhabirlerin üzerlerine kayıtlı evlerin tespit edilerek bombalandığını anlattı. Bölgedeki muhabirlerin ailelerinin de İsrail saldırılarına maruz kaldığını, muhabirlerin haber peşinde koşarken haberin parçası da olduklarını dile getirerek “Öldürerek zafer kazanamazsınız, öldürerek başaramazsınız. Dünya tarihinde hiçbir güç öldürerek zafere ulaşmamıştır. Ne kadar çok öldürürseniz o kadar büyük yenilirsiniz. Hele çocukları öldürmek… Bakın dünya tarihinde çocukları öldürerek zafer kazanmış bir devlet, organizasyon, ordu yoktur. Ne kadar fazla çocuk öldürürseniz, o kadar büyük yenilirsiniz. İsrail, öldürdüğü çocuklar adedince büyük yenilecek.” diye konuştu.
Karagöz, konuşmasının sonunda, AA yayınlarından, İsrail’in Gazze’de işlediği suçları tüm açıklığıyla ortaya koyan ve temel delil niteliğinde olan görsellerin yer aldığı “Kanıt” ile Gazze’deki gazetecilerin, iletişimcilerin, sağlık görevlilerinin ve mağdurların tanıklıklarına yer verilen “Tanık” kitabını tanıttı, “Sanık” kitabının hazırlık sürecinin de devam ettiğini bildirdi.
Osman Ateşli: Filistin’deki Vahşet İnsanlığı Zorlıyor
Haber7 Genel Yayın Yönetmeni Osman Ateşli, Sultanahmet Meydanı’nda Filistin halkı için tuttuğu 24 saatlik canlı yayın nöbetinde yaptığı açıklamada, Gazze’de yaşananların insanlığın tam olarak anlayamadığı korkunç bir vahşet olduğunu belirtti.
“10 Binlerden Hala Haber Yok”
Küçük bir alana sıkışmış milyonlarca insanın katliamlarla karşı karşıya kaldığını dile getiren Ateşli, 7 Ekim 2023’ten bu yana 65 bin kişinin şehit edildiğini ve on binlerce kişiden hala haber alınamadığını ifade etti.
Ateşli, on binlerce yaralanan ve katledilen çocuklardan bahsederek, yaşanan yıkımı ve insanlık dramını anlattı. Ayrıca Filistinlilerin evlerine dönüşleri ve direnişi övdü.
“Bu Dünya’nın Verdiği Bir İmtihan”
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Faruk Acar, İsrail’in Filistin’deki zulmüne karşı Türkiye’nin net bir tutum sergilediğini, dünyaya Filistin’in çığlığını duyurmaya çalıştığını ancak yalnız kaldığını belirtti. Avrupa ülkelerinin yaptırımlarını ve protestolarını örnek göstererek, bu durumun bir imtihan olduğunu vurguladı.
Gazze’deki Durumu Dünya ve Türkiye Perspektifi
Türkiye’nin, uluslararası hukuk ve insani diplomasi alanında yaptığı çalışmalardan bahsederek, Gazze’deki katliamların dünyaya anlatılmasının önemine değindi. Ayrıca, Anadolu Ajansı ve TRT’nin bu mücadeledeki rolüne dikkat çekti. Ayrıca, Gazze’nin yalnız olmadığını ve mücadelenin devam edeceğini ifade etti.
Uluslararası Medya ve Gazze
Uluslararası medya ve gazetecilerin Gazze’deki durumu aktarmadaki zorluklarını, İsrail istihbaratının takiplerini ve gazetecilerin yaşadıkları tehlikeleri anlattı. Gazetecilerin, insan hakları ve evrensel değerler uğruna verdikleri mücadeleyi övdü.
Gazze’deki Haberlerin Takibi ve Gelen Sonuçlar
AA’nın bölgede yaptığı çalışmalardan, fotoğraf ve haberlerin medyada kullanımı ve bu çalışmaların önemi hakkında bilgiler verdi. Ayrıca, İsrail’in savaş suçlarını belgeleyen kitaplar ve tanıklıklar yayınladıklarını belirtti.
Filistin’deki Vahşet ve İnsanlık Durumu
Haber7 Genel Yayın Yönetmeni Osman Ateşli, Gazze’de yaşananların insanlık tarihinin en korkunç vahşetlerinden olduğunu vurguladı. Çocuklar, kadınlar ve sivillerin katliamını anlattı. Ayrıca, Müslümanların ve Türkiye’nin bu konuda duyarlılığını ve tutumunu övdü.
İsrail’in Pazarlık Yaptığı İnsanlar
İsrail’in Gazze’deki yaşamlar üzerinden pazarlık yürüttüğünü ve Türkiye’nin bu konuda politik duruşunu vurguladı. Ayrıca, Filistin’in bağımsızlığı ve mücadelesi konusunda dayanışma mesajları verdi.
Sonuç ve Duygular
Filistin’in geleceğinde belirsizlik olsa da, mücadelenin devam edeceğini ve özgür bir Filistin’in kurulmasının hedef olduğunu belirtti. Türkiye’nin ve liderlerin bu konudaki tutumunu takdirle karşıladı.
Kaynak: Haber7, AA
